Pages

Jul 15, 2014

Işgal Altındaki Filistin’de Yaşam


Merkezi Batı şeria’da olan Uluslararası Kadınlar Barış Servisi (IWPS) adli bir organizasyonda gőnűllű çalışan Yahudi Asıllı bir Amerikalı activist olan Anna’nın deneyimleri ve gőzlerimlerinden olusuyor bu belgesel. Anaakım medya’dan duymadığınız, gőrmediğiniz hikayeleri, olguları, fotoğrafları, ve içeriği gőzler őnűne seriyor Anna. Bana inanmak zorunda değilsiniz. Hatta inanmayın kendiniz araştırın diyor Anna.

Işgal altında yaşayan bir Filistinli olmanın ne mene bir şey olduğunu betimlemeye calışıyor. Aklımda kalanlar şőyle: belli saatlerden sonra sınırı geçemiyorsunuz. Hastanız varsa doktora gőtűremiyorsunuz. Filistinlilerin arabalarının plaka renkleri yesil. Bőylece ucaktan bile olsa tespit edilebiliyorsun. Işe hergűn vaktinde gitmek nerdeyse imkansız. Çűnkű hiç olmadık yerde ve zamanda yollar kesilebiliyor ve geçisler engellenebiliyor. Filistinlilerin silah taşıması ve sahip olması yasak. Ama ziyonist isgalciler her tűrlű silah elde edebiliyor. Israil devleti Filistin topraklarında kurduğu, illegal olarak tabi, sitelere giden yahudi aylelere her tur ekonomik yardım yapıyor. Yani o kirli ideolojisine fakir insanların fakirliğini kullaniyor. Ve oralara gidenlerin çoğu yahudi de diğer űlkelerden gelen fakir yahudiler. Ve yoksullukla haksızlık arasında seçim yapıyorlar. Bir de fakir olayıp “bu topraklar benim” diyen ziyonistler var. Bunlar zoraki isgal ediyorlar kőyleri. Ordaki Filistinlilerin gitmesi için de elektrik trafolarını patlatmaktan tutun da, sularını ve otlatmaya getirilen hayvanları zehirlemeye kadar bir sűrű yőntem uyguluyorlar.

Filistinlilerin bir çoğu mutlaka işkence ve hapishaneden geçiyor. Sanıldığının aksine Filistin’liler her gűn şiddet (terőr) eylemi yapmıyor. Aksine yaşamlarının her anı siddetsiz direnç eylemiyle geçiyor ve asıl şiddeti Filistin devleti uyguluyor. Anna bunun őrneklerini de sunuyor.

Ve en őnemlisi Anna Israil’in yaptığı bu zulmun bűtűn yahidleri kapsamadığını hatta bir çok yahudinin buna karşi çıktığını őzellikle hatırlatıyor. Nasil ki hukumetler ve devlet bűtűn bir halkı-dinsel grubu, ya da etnik kimliği yűzde 100 temsil etmiyorsa, Israil’deki durum da aynı diyor.

Gerçekten hiç slogana kaçmadan, ajite etmeden çarpıtmadan anlatıyor Anna başından geçenleri. Bence műmkűn olduğunca bunu yayın. Anaakım medyanın inadına. Yayın. Insanların madalyonun diğer yűzűnű de gőrmeye ihtiyacı var.

No comments: