Pages

Dec 13, 2011

İYİ ve KÖTÜ

( Bazı özellikler, eskiden kalmış galiba...) Biliyorum çoğunuz iyi insanlarsınız. Bu yüzden hep kötüler kazanıyor zaten. Bir çok kötü hatta alçak tanıdım. Bunların çoğu neşeli insanlardı.Hiçbirinde çekingen bir ruh haline rastlamadım. Kötüler atak, iyiler pısırıktır. Etrafınıza bakın, en heyecan verici, en eğlenceli insanlar hep sahtekarlardır. Çünkü ‘sahtekar’ sempatik olmak zorundadır. İyinin böyle bir zorunluluğu yoktur. Bu yüzden sıkıcıdır. Kadınlar iyiye değil, güvenilmez insanlara aşık olurlar bu yüzden. Aşkın tadını çıkaramaz iyiler. Onlar sessizce sarılıp uyumayı aşk zannederler. Kadınların çoğu; dertlerini onlarla paylaşır, güvenilmez erkeklerle sevişirler. Kötü, iyi bir hatiptir. O inandırıcıdır. O konuştuğu zaman, etraftaki tüm iyiler ağzının içinde kaybolur. Kahkasında pirzola tadı, hüznünde ise bazen ölümün sesi vardır. Filmlerde bile iyi, kötüleşmeden kötüyle baş edemez. Bir iyi için en zor şey, kötüye kötü demektir. Çünkü iyi utangaçtır. O, kötünün yerine de utanır. Kötünün en büyük avantajı, iyinin içindeki kahrolası utanma duygusudur. Bu duygu iyiyi öylesine zayıf düşürür ki, ağzını açıp tek kelime söyleyemez. Halbuki öyle kararlı çıkmıştır ki kötünün karşısına, herşeyi açık açık söyleyecektir ama olmaz, yapamaz.  Haydi iyi insanlar, sessiz, efendi, sıkıcı, korkak, utangaç olmaya devam edin. Böyle olun ki kötüler sizi rahatlıkla üzüp, kullansın...

YILMAZ ERDOĞAN 

8 comments:

Ebru said...

Hiç okumamıştım çok doğru ve güzel. Teşekkürler Eg.

EKMEKÇİKIZ said...

Güzelmiş evet. :)
Ve son cümle hariç katılıyorum bu sözlere.
Şöyle diyebiliriz: Böyle olun ki, dünya yaşanabilir bir yer olsun!

Eleştirel Günlük said...

Ekmekcikiz orda bir ironi var. Sanirim yanlis okumussun...

Tolga said...

Klasik Freudian yorumla: "İyi" insan, id'ini kontrol altına aldığından, beyninde otomatik olarak "utangaç" bir devre vardır. Bir suç işlemese bile utanmaya her an hazırdır. En başından suçlu ve günahlıdır aslında! Metindeki ironi de "iyilerdeki" bu suç işlemeksizin, süperegoik devrelerdeki utanma işlevinden kaynaklı... Bu nedenledir ki, yine "iyi"lerde bol bol nevrotik ve ailesel anksiyeteye rastlarız.

"Kötü"nün ise doğası gereği süperego'su zayıftır; yapmak istediklerini iç güdüleri doğrultusunda yüzü hiç de kızarmadan, umarsızca gerçekleştirir. Süperego'yu daha çok yaptıklarına alet etmenin yollarını arar "kötü" - ondan kendi işine gelecek "ahlakçı" önermelerin altına yüzü kızarmadan riyakarca saklanmakta beis görmez.

Eleştirel Günlük said...

Sagol Togliatti. Iyi bir yorum olmus. Peki bu nevrotik durumu daha iyilestirmek icin (iyilestirilmeli ki o da ayri bir soru ya, neyse!) superegoyu mu ide yaklastirmali yoksa idi mi superogolastirmali?

Eleştirel Günlük said...

Bir yazim hatasi olmus. Dogrusu soyle olacak: iyilestirilmeli MI, o da ayri bir soru ya, neyse!

zihni örer said...

"superegoyu mu ide yaklastirmali yoksa idi mi superogolastirmali?"

bütün mesele bu, "olmak ya da olmamak" gibi:)

bence "yaklaşma" ölçüsünü karşıdakinin algısı-rahatsız olma sınırı- belirler. istisna durumlar hariç.

Arrow Cave said...

Paylaşım için teşekkürler!!