Pages

Jul 16, 2011

Kahretsin!

Kahretsin!
Hiç bir şekilde yaşananlardan ders çıkarmadan aynı kanlı batağın içinde debelenip duruyoruz. Anlam bile veremez oldum artık. Anlam verebilmek için bir şeylere benzetemeye çalışıyorum. O da olmuyor çűnkű eşi benzeri yok gibi yaşadıklarımızın. Mitolojilerle bile romantize edemiyeceğimiz bir kan gőlű bu. Ne ciğerinin sonsuza kadar aç bir kartal tarafından yenilmesine mahkum edilen Prometus, ne őmrű boyunca koca bir kayayı dağın tepesine kadar itip dağın tepesine ulaşınca yeniden başa dőnen Sisyphus hikayesi açıklayabilir yaşadıklarımızı.

Kahretsin!
Hem yara hem de bıçağız. Kendi kendini jiletlerle kesip kesip kanatan bir psikotik; kendi çocuklarını yiyen bir canavarız.

Kahretsin!
Kişiliği bozuk bir nevrotiğiz. Var olan ve olması gereken gerçekliğe uyum sağlayamayıp, kendi hastalıklı gerçekliğimizi herkese dayatmaya çalışanız.

Kahretsin!
Beyin őzűrlűyűz. Sorunun çőzűmű gőzűműzűn őnűndeyken bir tűrlű gerekli parçaları bir araya getiremiyeniz.

Kahretsin!
Őğrenme őzűrlűyűz. Ne hatalardan ne başarılı deneyimlerden bir şeyler őğrenemiyeniz. Her defasında sil baştan ta o en ilkel, o en beynimizin yıkanmışlığına geri dőnenleriz.

Kahretsin!
Neden bu kadar zor beraberce yaşamak ve yaşamayı istemek? Neden bu kadar kanlı? Nedir o gerçekten zor olan eşitçe, őzgűrce, ve herkesin kendi potensiyellerini geliştirebilerek bir toplumsal uzlaşmada soluk alıp vermek.

Kahretsin!
Anlamıyor musunuz barış içinde yaşamak dűşmanca yaşamaktan daha kolay? Savaş, nefret, ve kinimizi beslemek için harcadığımız enerji ve çabanın yarısını bile barış için harcasak daha gűzel bir Tűrkiye műmkűm. Vallahi műmkűn.

7 comments:

Tabula Rasa said...

vakti zamanında Bertrand Russell den bir alıntıyı not etmiştim bir kenara: demişki;

'Hükümet icraatları sonucunda herkesin inanıp çıktığı saçmalıkların sonunun gelmeyeceğine ikna oldum. Bana, uygun bir ordu ile onlara sıradan insanın payına düşenden daha fazla para, ve daha bol yemek sağlayacak gücü de verin, ben de, otuz yıl içinde, nüfusun büyük çoğunluğunu, iki artı ikinin beş olduğuna, suyun ısıtıldığında donduğuna ve soğuduğunda da kaynadığına ya da devletin çıkarlarına hizmet edecek başka her türlü saçmalığa inandırayım. Elbette bu gibi inançlar oluşturulduktan sonra bile insanlar su ısıtmak için çaydanlığı buzdolabına koymayacaklardır. Suyun soğukta kaynadığı, Pazar ayinlerine özgü, kutsal ve mistik, huşu içinde sözü edilecek ama günlük hayatta asla uygulanmayacak bir hakikat olacaktır. Sonunda, bu mistik doktrinin sözlü olarak inkarı yasalara aykırı kabul edilip inatçı heretikler de halk önünde 'dondurularak' cezalandırılacaktır.​ Bu resmi doktrini büyük bir hevesle benimsemeyen kimsenin öğretmenlik yapmasına yada yetki sahibi olmasına izin verilmeyecektir. Sadece en üst düzeydeki yetkililer kendi aralarında bütün bunların ne kadar saçma olduğunu fısıldaşıp ardından da içip eğlenmeye devam edeceklerdir...'

Eleştirel Günlük said...

Tabula Rasa cok tesekkur ederim. Harika bir alinti bu.

Eleştirel Günlük said...

Bu guzel alintinin orjinalini buldum. Buraya ekleyeyim de kalsin. Ilerde lazim olur belki.


Give me an adequate army, with power to provide it with more pay and better food than falls to the lot of the average man, and I will undertake, within thirty years, to make the majority of the population believe that two and two are three, that water freezes when it gets hot and boils when it gets cold, or any other nonsense that might seem to serve the interest of the State. Of course, even when these beliefs had been generated, people would not put the kettle in the ice-box when they wanted it to boil. That cold makes water boil would be a Sunday truth, sacred and mystical, to be professed in awed tones, but not to be acted on in daily life.
– An Outline of Intellectual Rubbish by Bertrand Russell

Tabula Rasa said...

rica ederim. Orjinali için de biz teşekkür ederiz :)

SentiuS said...

Prometheus'tum, çiviyle çakılırken taşlara
Ciğerimi kartallara yedirdim.
Spartakus'tüm, köleliğin çığlığında.
Aslanlara yem oldum, tükendim.
Kör kuyuların dibinde Yusuf'tum,
Kerbela çölünde Hüseyin.
Zindanlarda Cem Sultan, sehpada Pir Sultan.
Kaçıncı ölmem, kaçıncı dirilmem bu?
Tanrılardan ateş çaldım,
Yüzyıllarca tutuştum, üstüste yandım.
Bir Anka kuşu gibi anne,
Kendimi külümden yarattım.

http://www.youtube.com/watch?v=Xj_NlRxuDGg

gurlerism said...

"İnsan beyni olumsuzu anlamaz" diye bir kişsel gelişim kitabında okumuştum. "Şimdi koskocaman, yumuşacık beyaz tüyleri ve kapkara gözleri ve burnuyla, iri pençeleri olan bir kutup ayısını düşünMEYİN. diyordu ve bir sayfa sonra kutup ayısının resmini koyup: aklınıza böyle bir kutup ayısı geldi değilmi diyordu." Böyle olunca herzaman ve sadece barıştan, özgrülükten, sevgiden,aşktan ve bir(likte) olmaktan bahsederken aksi olacak ve aksi hisleri uyandıracak kelimeleri ve hatta sesleri bile unutmak ve herkese de unutturmak istiyorum...

Eleştirel Günlük said...

Gurlerism hosgeldin. Su kisisel gelisim kitaplarina her nedense on yargim var. Kissadan hisse cikarip kisinin gelisimini siglastiriyorlar diye dusunuyorum her nasilsa.