Pages

Oct 20, 2010

Yazamadıklarımın Listesi

Gűnlerdir yazayım diyorum; yűzlerce şey var yazacak ama bir tűrlű oturup yazamıyorum. Hani bilirsiniz yazarken őylesine bir őzen de gőstermiyorum. Iyi bir blog yazarı olma derdim yok. Anlaşılır olsun, bir iki dost geri dőnűt versin yeter. Bu benim gűnlűğűm çűnkű. Çok őzel bir çaba gősterirsem zevk olmaktan çıkar ve işe dőnűşűr diye korkarım. Neyse bari neleri yazamadım onları not edeyim de meta-blog olsun bu.

Ajda Pekkan’a “dőnűşte uğrarım” diye kaçıp bir daha gelmemesi konusunda yazmak isterdim. Bunca yıl bu toplumda olup bitene bunca kőr kalabilmek yetisinden dolayı kutlamak isterdim kendisini. Ama işte bi an gelir ki artık kaçamazssın da, yűzűnű çeviremezsin de. Bu andan itibaren de artık kutlanacak bir şey de kalmamıştır. Bari o andan itibaren kendinle o kaçtığın gerçeklikle hesaplaşmaya girseydin be Ajda. Sahi nasıl uyuyorsun akşamları Ajda? Aklına geliyor mu o kaybedilen insanlar? Analarının yűzleri rűyana giriyor mu Ajda? Ne oldu biliyor musun Ajda? O analardan kaçarken o anaların çocuklarını őldűren ya da kaybedenlerin suçuna ortak oldun. Ellerine kan bulaştı…

Sonra Ajda’ meselesiyle ilgisi dolaylı da olsa hayvan sevgisi konusunda yazmak isterdim. Ajda da hayvan severlere desteğe giderken yakalanmıştı yıllardır kaçtığı gerçeklikten. Yazmak isterdim ne denli vahşice olduğunu zavallı bir kediyi yűrek dayanmaz bir şekilde őldűrmenin. Sonra belki bu şiddet ve nefretin kőkenlerini belki toplumda olup bitenlerde aramak gerektiğine gőnderme yapmak isterdim. Ardından da bu şiddete gősterilen tepkinin neden insanlar işkencede őldűrűlűrken gősterilmediğini sorgulamak isterdim. Ki işkencehanelerinde bir insana onlarca kat daha ağır ve katlanılmaz uygulamalar yapılıyor bu űlkede… Ama yine de insanların yűreklerinde hala biraz duyarlılık kalmış diye sevinmek de lazım diye dűşűndűm. Pollyannacılık mı? Belki? Sonra medyanın rolűnű de irdelemek isterdim. Çűnkű medya da bu tepkinin bűyűmesinde őnemli bir rol oynamış diye duydum.

Sonra şu Tophane saldırısı hakkında birşeyler karalamak isterdim.

Sonra bloglarda git gide daha az piyasaya çıkan arkadaşları őzlediğimi yazmak isterdim. Isim vermeyeyim birilerini unutmaktan korkuyorum. Onlar biliyorlardır kendilerini.

Sonra şu KCK davası, őzellikle de iddanemenin ‎7 bin 578 sayfaya sığdırılışı (!) konusuna odaklanmak isterdim. Kaçak’ın gűzel bir yazısı var burda. 

En sonunda da Amerika’da entellektűl tipin evrimi ya da repressive tolerance diye bir şeyler karalayacaktım. Yűkselen sağa karşı Amerikalı iki komediyenin miting dűzenlemesi meselesi bu. Komedyenler daha mı entellektűel, daha mı cesur, yoksa daha mı imtiyazlı?

Ve daha kűçűklű bűyűklű bir sűrű konu. Yazacak olana iş çok yani. Bloglar da bedava… Yazmayı bırakmayın arkadaşlar. Egemen basın iyi yazarları , egemen űniversite fakűlte elemanlarını ve ruhlarını satın almış. Biz bize kalmışız. Aslında ihtiyacimiz da yok onlara...

16 comments:

Ebru said...

Yazamadıklarını çok güzel yazmışsın. Aslında hep güzel yazılar hep duyarlı hep detayları gören. Çoğunlukla okuyorum hani okurken iz bırakmak gerek biliyorum bana da derler bazen okuyorum ama yazamadım diye şu ara öyleyim okuyorum ama okuduğuma dair iz bırakamıyorum ama hep bil buradayım:)

aysegul said...

imzami atiyorum yazdiklarina!!!
iskenecyi ben de post yazdim!

Eleştirel Günlük said...

Sagol Aysegul!

Eleştirel Günlük said...

Ebru sagol. Biliyorum, sizlerin bir sekilde okuyup sessizce gittiginizi sanki hissediyorum.

aysema said...

Ben de sessizce okuyorum.

zihni örer said...

övünmek gibi olmasın, en sesli okuyanınız benim:)
sonra, ziyaret hesabı yapanlardan da değilim hani:))
ama "hesapsızlığın" da bir sınır olmalı tabi.

destinationincheon said...

Yazınızın özellikle 3. paragrafını beğendim. bu konuyu bu şekilde dile getirebilmiş olmanız etkileyici, çünkü her an hayvan haklarını küçümsemekle suçlanma tehlikesi var.

Eleştirel Günlük said...

Sessiz okumayiniz. Seslere ihtiyacimiz var... Evet, Zihni hocayi en iyi okuyucu secebilirim.

Destin herseyler oylesine ic ice ki gittikce zor oluyor birseylerden soz etmek..

Anonymous said...

abi tesekkürler...mevzular cok, yazamadiklarini insan yazsa bitmez....bazen nicin yaziyoruz, yazicam da nolcak, yazmasam ne olur ki gibi sorular beliriyor...yazi icin yeterli keyften mahrum oluyoruz....isler gücler vs. katmiyorum hic, ama yazi kendini yazdirmaya ikna ettirmeli ya, o eksik oluyor bazen....

Çağlar said...

Okudum hafiz.demokratiklesme kúresel dayatma oldu, bagirta cagirta gelen bir surec var ve donusúm kacinilmaz.

Eleştirel Günlük said...

Caglar donusum kacinilmaz da iyi dondurebilsek sunu bari...

Eleştirel Günlük said...

Kacak hic olmazsa serh dusmeli tarihe duye dusunuyorum. Internetin en deger verdigim yani bu. Oyle herkes hemen bir cirpida silemeyecek yasananlari, yazilanlari... Bir izi kalacak artik bir yerlerde...

aysegul said...

Hayır efenım en ıyı sessız okuyucunuz benım ıste :P

Gulsen said...

yazmadıklarınız buysa...

Eleştirel Günlük said...

Aysegul sen mi sessizsin? Yorum birakmasan da bi gurultu oluyor sen ziyaret ettiginde :-)

Eleştirel Günlük said...

Gulsen hocam hosgeldiniz. Sagolun ovgulu sozun icin.