Pages

Sep 2, 2010

Askerlik- Kűltűr ve Acı Şafak

“Bir gűn çarşıda alış veriş yaparken, bir babayiğit delikanlı koşarak gelip elimi őptű ve ‘Komutanım ben askerliğimi şurda yapmıştım. Birgűn beni şőyle bi gűzel dővműştűnűz. Izin verin o műbarek ellerinizden őpeyim. Elleriniz dert gőrmesin. O dayak sayesindedir ki ben bugűn adam olabildim. Bugűn şu dairede műdűr yardımcısıyım’ dedi.”

Bunu anlatan komutana kalkıp “Keşke o orospu çocuğuna biraz daha çok vursaymışsınız komutanım. Biraz daha çok vursaydınız belki şimdi műdűr yardımcısı değil, műdűr bile olmuştu” demek geçmişti içimden. Sizin de bőyle şeyler anlatan komutanlarınız oldu mu? O zaman gidin şu siteye anılarınızı anlatın. Bloğun adı Acı Şafak. Sitenin ya da blogun amacını şőyle dillendiriyorlar.

Amacımız bu ülkede hem askerliğe hem de erkekliğe dair sorular sormak/sordurmak. Üstünde çok konuşulmayan, bilhassa deneyim düzleminde ele alınmayan bir alanı görünür kılmak. Aynı zamanda bu deneyimleri arşivlemek, paylaşmak, kayıt düşmek, hatırlamak...


Asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz.


Askerlik askerliğin asıl amacı dışında (her ne ise o amaç) nerdeyse herşeye dőnűşműş durumda; Emperializmin kőpekliğini yapmaktan tutun da siktiri boktan ruh hastası birinin sırf rűtbesi var diye gencecik insanların kişiliklerini ezerek bireysel psikolojik doyum bulduğu bir hapishaneye varana kadar bir çok şeye dőnűşműş. Yani Tűrkiye’deki askerlik kurumunun sorunu ideolojik olmanın çok őtesinde bireysel boyutlarda da sűrmektedir. Ve sistem kendini őylesine bir dokunulmazlıkla donatmıştır ki system içindekiler hemen hemen yasalara gőre suç teşkil edebilecek bir çok şeyden kolayca muhaf olabilmektedirler. Neydi o olay? Bombanin pimini çekip bir erin eline verip sonra da gidip keyfine bakan subay gibi.. Olay őrtpas edilmeye çalışılmışdı değil mi? Inanıyorum allah bilir kaç tane cinayet, kaç tane işkence, kaç tane tecavűz “eğitim zaiyatı” adı altında őrtpas edilmiştir.

Sistemin diğer resmi kurumlarla (hukuk gibi) ilişkisinin őtesinde bu dokunulmazlığı asıl műmkűn kılan kűltűrel yapının kendisidir. Askerlik yapmayanı erkek’ten sayamayan, askerlikde dayak yemeyeni askerlik yapmış kabul etmeyen, ve en iğrenç insanlık dışı uygulamaları askerlik anısı diye ballanadıra ballandıra anlatmayı ődűllendiren o kűltűr yapımız. Őylesine bir kűltűr ki hem yapılanları gizleyip suskunluk yaratan hem de (suskunluğun gizinden sızmış şeyleri) normalleştiren bir kűltűr.
Bu kűltűrűn değişmesi de insanların suskunluklarını bozmasına ve eleştirel aklın sűzgecinden geçmiş anıların paylaşılması, belgelenmesine bağlıdır.

Siteye gidin anılarınızı anonim de olsa dillendirin.

2 comments:

seyyarat said...

O baştaki cümlelerde "komutan" çıkarılsa yerine "öğretmen" ya da "anne-baba" konsa benim etrafta duyduklarımdan olacak.

Unknown said...

Cok haklisin Seyyarat. Sagol..