Pages

May 11, 2010

Saman Sarısı 1/3

Saman Sarısı şiirini duymuşsunuzdur mutlaka. Okumamışsanız da bazı nakaratlaşmış ya da popüler olmuş dizelerini duymuşsunuzdur. “ Saçları saman sarısı kirpikleri mavi” gibi ya da “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin” gibi dizeleri mutlaka duymuşsunuzdur. Oldukça uzun bir şiirdir. Kolay bir şiir de değildir. Korkunç imgelemler ve serbest çağrışımlarla doludur. Turgay Fişekçi şöyle tariff eder Saman Sarısını
Düşle gerçeğin, geçmişle bugünün bir arada verildiği, çağrışım zenginlikleriyle dolu şiir, bilinçakımı tekniğini andıran yapısı, masalsı ve lirik anlatımı, “saçları saman sarısı, kirpikleri mavi” yinelemeleriyle benzersizdir.



Gerçekten benzersizdir bu şiir ve hatta iddia edebilirim ki Nazım’ın bu şiiri bir doruktur. Nazım’ın bile aşamayacağı bir doruk. Nazım gibi yaşamı aşklar ve fırtınalarla dolu birinin yaşlılığın bozkırında yaşamı yeniden yeşertecek aşkı araması, bulması ve bütün bir yaşamını yeniden gőzden geçirmesidir. Vera’ya tutulmuştur Nazım. Vera 30 yaş daha gençtir Nazım’dan.

1956 Kasımında dokunaklı bir sesle sevgisini açığa vurur:

– Sizi seviyorum. Bunu anlıyor musunuz? Sizi seviyorum. Herhalde bütün bunlar gülünç geliyordur size. Şimdi sizin babanız ya da dedeniz yaşında olduğumu düşünüyorsunuzdur. Sizin yerinizde olsam ben de öyle düşünürdüm. Fakat anlayın çok acı çekiyorum. Kan akıyor yüreğimden, öylesine seviyorum sizi.

Vera usulca üzülmemesini söyler. Nâzım, ağlamaklı bir sesle konuşmasını sürdürür:

– İki saat sonra ülke dışına gidiyorum. Bana hiçbir umut vermeyeceğinizi biliyorum. Size bundan bir daha söz etmeyeceğim. Moskova’ya sizden kendimi tümüyle kurtardığımda döneceğim ancak.


Kaçtıkça pençesinden kurtulamayıp hatta daha içine gark olduğu bir aşktır bu. Onun için binbir türlü şeyler yapar. Kızar, suçlar, yalvarır, yakarır, ama nafile çünkü Nazım’ın bu defaki düşmanı çok çetindir: Zaman. Zaman ki devamlı ve mütemadiyen hızla ilerleyen. Ve artık Nazım “yaşlılığın kederinden silkinmek için” bütün bir yaşamını “acımasız” bir sorgulamadan geçirecektir. Yeniden genç olamayacaktır. Bunu bilir. Őrneğin Strasnoy Manastırı’nın orada 19 yaşına rastlar. Birbirini hemen tanırlar ve el sıkışmak isterler, ama aradaki zaman donmuş duran bir Kuzey denizi gibidir…Ve őylesine aşıktır ki Nazım (Ah o her zaman aşık değil miydi ki zaten?) ancak o kadar olur.

Ve aslında bu şiirin her satırı hakkında sayfalar dolusu yazılabilir ama ne gereği var. Iyisi mi hissetmek. Iyisi mi üç bőlümde okuyacağım şiirin ilk bőlümünü benim yorumumla dinleyin, sonra gidin şiirin kendisini bulun, sessiz bir kőşe seçin kendinize ve bőlünmeden bir solukta okuyun. Çağrışımlarınızı da serbest bırakmayı da unutmayın sakın. Ya da bunun tam tersini yapın; őnce gidin şiiri okuyun sonra gelin benim yorumumu dinleyin. Ve evet Rodrigo… Elinizi çabuk tutun telif hakki yüzünden Google ve Youtube her an bloklayabilir klibi…

Ve unutmayın vakit hızla ilerliyor.

Yaşamı ertelemeyin.


16 comments:

EKMEKÇİKIZ said...

Aranguez/aranjuez bu şiire çok çok yakışmış.
Hatırladığım (çocukluğumdan bir vakitler) bir Fransız şarkıcıydı galiba, bu melodiyi aşk şarkısı olarak söylerdi.
Gerçi, Saman Sarısı sadece bir aşk şiiri değil, bir hayat hesaplaşması da var onda. Herşeyin sonunda, elimizde kalan tek şey, hayatın ana izleği, aşk meselesi sanki.
Yorumun çok etkileyici olmuş Eleştirel, çok güzel.
:)

aglea said...

özellikle sabaha bırakmıştım dinlemeyi. iyi düşünmüşüm.

"hasan hüseyin sana yakışıyor" demiştim ya, nazım da yakışmış. "saman sarısı" da. şiirin hakkını vermişsin, çok duygulandım ya ben dinlerken. ne güzel sesin var böyle. teşekkürler!

zihni örer said...

Bu müzikal şiir eserinde,
benden 4 şeyi anlatması bakımından yüreğme oturdu.

1-Eleştirel Günlük'ün seslendirme keyfini özümsemiş olduğum.
2-Rodrigo'nun gitar konçertosu oldum olası dokunur.
3-Büyük Şairin hayatındaki önceliklerinden olan aşk kavramı.
4- o kalsın

Biraz da eleştirelim:

müzik, benim yaptığım hata gibi bazı yerlerde baskın çıkmış. Kayıt esnasında bir kişi ayrıca volüm kontrolünü şiirin ve müziğin tonuna göre değişken ayarlar yapmazsa, bir kişi için zor oluyor. Belki bu yüzdendir...

Mevcut haline mükemmel diyesim geliyor kendi koşulları içinde kayıt sorununu çıkarsak.
Eline diline sağlık Kardeş:)

endiseliperi said...

eleştirel günlük, ne hoş sesiniz var yahu! sahiden diyorum. çok da güzel okumuşsunuz. teşekkürler, sevgiler.

Eleştirel Günlük said...

Cok tesekkur ederim guzel ovguleriniz sozleriniz icin arkadaslar. Bu gazla diger iki bolumu de yakinda okurum...

Zihni hocam alet hirdavat meselesi o ses yogunlugunun ayalamak. Ben saniyordum ki MovieMaker volume kontrolunu saglar bi sekilde ama yanilmisim. Olsun yine de olanaklarimizla oldugu kadar.

seyyarat said...

EG ben de gaz vermeye gelmiştim gerek kalmamış :) Az da ben vereyim birkaç tane daha oku. Barut esmeri EG'nin sesi de güzel. EG şiir okusun biz dinleyelim.

Eleştirel Günlük said...
This comment has been removed by the author.
Eleştirel Günlük said...

Seyyarat ileride seni arka fonda ya vocal ya da cheerleader yapacagim :-)

murat küçükaydın said...

bir gece yarısı bu yazıyı okursan kalkıp saman sarısına gitmen gerekir önce nefesin yavaşlar sonra kalp atışların yüzünü açarsın ve ona bakmaya başlarsın bir gece yarısı geceyi bölersin:)

Eleştirel Günlük said...

Merhaba Murat. Hosgeldin...

sarya said...

Teşekkürler Sevgili EG, bu güzel yazınız için, Sevgili Turgay Fişekçi'nin dönüp dönüp okuduğum o güzel yazısını bizimle paylaştığın için.

Ben şiiri dinleyemedim, bunun için son derece müteessirim.

Eleştirel Günlük said...

Sarya sagolasin. Herkesler Youtube'a ulasmanin bi yolunu bulmustur diye varsaydim...

Ebru said...

Rodrigo ne güzel olmuş şiirle. Bundanmış aramanız ha? Çok güzel çok.

aysegul said...

Off yaa sıır cok guzel, ama sızın
sesınıze vuruldum ben :DDD

Sevgılerrr :))

zihni said...

YouTobe kayıt yapmak istersen
Köprü

Eleştirel Günlük said...

Sagol Zihni hocam. You tube listesine ekledim...