Pages

Feb 7, 2010

Irkçı Olmayan Irksal Kimlik Geliştirme Modeli

Amerika’da beyaz kültürün gözeneklerine kadar işlemiş olan ırkçılık irdelendikçe beyazlarda doğal olarak bir yığın tepki yarattı. Bu tepkiler çok masumane , mesela “iyi ama benim bu sözü edilenlerle hiç bir alakam yok”, olduğu gibi çok tepkisel, “yeter yav ne istiyorsunuz bizden” oldu. En önemlisi de beyazlarda yarattığı büyük bir suçluluk duygusu oldu. Helms bir model geliştirerek kişilerin beyaz ırka ait kimlikleri ile beyaz kültüre yerleşmiş ırkçı ögelerden arınmalarının daha sağlıklı olacağı mesajını verdi. Bunun evrensel özellikler taşıdığina inandığım için Helms’in modelini anladığım biçimde size anlatayım dedim. Doğrudan çevirinin yazının tadını (hele ben gibi beceriksizin elinde daha da bir tatsız olurdu eminim) kaçırdığına inandığım için uyarlayıp anlattım. Işte Helms’ in 6 aşamadan oluşan ırkçı olmayan ırksal kimlik geliştirme modeli.

1.Temas: Bu aşamada egemen culture ait kişi ırkçılığın ne mene bir şey olduğunun farkında olmadığı gibi ırkçılığı anlamakta da zorluk çeker ve hiç kimseyi farklı görmediğini, herkesi eşit olarak gördüğünü iddia eder. Toplumsal yapıda yerleşmis olan ırkçı söylemleri, şakaları, ikilemleri, önyargıların çok fazla farkında değillerdir ama bunları eleştirel bir yaklaşımdan geçirmeden bilinçli ya da bilinçsiz olarak kabul etme eğilimindedirler. Öte yandan bu aşamadaki kişiler ırksal ve kültürel farklılıkların önemli olmadığını söylerler ve ender olarak kendilerini egemen grubun üyesi olarak algıladıklarını da iddia ederler.

2. Ayrımlaşma - Çözülme: Bu aşamadaki kişi kendini uzlaşmaz çeliskilerin, çözümsüz ahlaksal ikilemlerin aşırı uçları arasında görür. Kendini ırkçı biri gibi görmez ama örneğin çocuğunun ezilen grubun üyelerinden biriyle evlenmesini istemez. Gündelik yaşamında defalarca tanık olsa da ırkçılığın toplumsal yapıda ve kurumlarda yerleşik ve sistematik olduğunu kabul etmek zor gelir. Ama yine de bazan ait olduğu egemen grupla, bu gruba bağlı ve sadık kalma ile insani değerleri arasında gördüğü çelişkiler kişide yoğun rahatsızlık duygularına sebep olur.

3. Yeniden bütünleşme: Egemen ideolojinin büyük etkisi altında ahlak ve mantık arasındaki çelişki ve çatışkıların sebep olduğu yoğun duygusal ve bilişsel rahatsızlıklar kişide egemen ideolojiye (geldiği kökene) sarılmaya sebep olabilir. Diğer bir deyişle bu aşama bir tür gerileme aşaması olarak da görülebilir. Kişi kendi egemen grubunun değer ve yargılarını ve ezilen gruplara karşı gösterilen hoşgörüsüzlükleri yeniden idealize eder. Bu aşamada daha bilinçli bir ırkçılık savunululmasının yanısıra bir de ezilen gruplar bütün sosyal problemlerin kaynağı olarak da görülebilirler. Ayrca ezilenler eziliyorlarsa bunda kendilerinin suçu vardır. Görüldüğü gibi burda bütün ırkçı ve ayrımcı düşünce, eğilim, ve eylemler rasyonalize edilmeye çalışılarak çelişkiler en aza indirgenir.

4. Yarı-bağımsızlık: Kişi büyük bir şok ya da çelişki yaşayacağı bir olayın içinde yer aldığında ya da tanık olduğunda bu aşamaya geçebilir. Bu aşamada kişi kültürel, ırksal, cinsel, ve dinsel farklılıkları gerçekten anlamaya çalışır ve hatta kendi korku ve kalıplarının dışına çıkıp ezilen gruptan kimselerle ilişki kurmaya çalışır. Bu ezilen grup yine de büyük bir olasılıkla kişinin kendi grubuna en çok benzeyen gruptan biri olacaktır. Örneğin ırkçı-ülkücü birinin komunistlere karşı duyduğu ve inandığı bir takım çelişkilerden sonra ilişkiye girmek için kendisine en yakın olan grubtan (mesela Alevi-kürt biri yerine sünni- Türk) bir komunisti seçmesi daha olasıdır. Ancak bu aşama yine de bütünüyle duyguyu da kapsayan bir dönüşümü içermez. Yani daha çok bu aşama bir tür rasyonel-mantıksal egzersiz aşamasıdır.

5. Ortaya çıkma: Eğer kişinin çaba ve deneyimleri olumlu bir şekilde teşvik edilir ve pekiştirilirse kişi kendini daha da ayrıntılı bir sorgulamaya tabii tutabilir ve sahip olduğu (egemen) grubun asıl nasıl olması gerktiğinin analizine koyulur. Yani kişi ırkçı yanları olan grubuna yöneltilen eleştirileri kişiliğine ve kimliğine bir saldırı diye almak yerine grubunun bu olumsuz niteliklerinden sıyrılmış halini idealize edip hem kendinden hem de grubundan utanç duymadan diğer grup ve kimliklere saygıyı hem duygusal hem de entellektüel boyutta geliştirmeye başlar.

6. Bağımsızlık: Kendi grubunun diğer gruplar üzerindeki baskısının, ayrımcılıklarının, ve ırkçılıklarının farkına vardıkça ve bunun kavgasını verdikçe kişi grubundan dolayı daha önce duyduğu suçluluk ve utanç duygularından kurtulur ve bu kişiyi grubundan bağımsız bir birey olmaya iter. Ve kişi artık ırksal, kültürel, dinsel, ve cinsel ayrımcılık ve önyargılar konusunda bilgiyle, deneyimle, ve duyguyla donanımlıdır, artk farklılıklardan korkmamakta, çekinmemektede, ve rahatsızlık duymamaktadır. Irkçı olmayan yeni kimliği gün geçtikçe kişiyi daha da güçlü kılacaktır.

2 comments:

kkakoz said...

Evrenselliğini bilmem ama benim durumuma uygun olmuş :)

Bu modele belki eklenmesi gereken bir şey, bunun tekrar tekrar yaşanması belki. Türkiye'de yaşayan Türk bir erkek belki bir kadına karşı bu süreci yaşadıktan sonra, Kürtler için yaşıyor. Sonra da Avrupalılar ya da ne bileyim Araplar için. Ama insan ömrü kısa olduğundan bu süreç değişik noktalarda durabiliyor ve ortaya zenofobik solcular, "Halkların eşitliği" diye bağıran sexistler, gayri-müslim korkusuyla dolmuş milliyetçilik karşıtları gibi gruplar çıkıyor.

Eleştirel Günlük said...

Oyunkurdu ilginc bir ekleme... Yani bir ogrenilenin diger alanlara transferi konu kimlikler olunca daha karmasik bir surec diyorsun... Herhalde dogru yani var bu eklemenin...