Pages

Apr 5, 2008

Tırmalayarak Varolma Hali

Irkçılık ve belli sınıfsal, ekonomik ve ideolojik temellere dayalı ayrımcılık yașam alanlarımızı ișgal etmiș durumda. Sosyal stratalar belirler hiyerarsideki yerimizi. Őrnegin Kürt, kadın, fakir, eğitimsiz, ve sakatsanız sosyal hiyerarșide yeriniz zemindir ya da zeminin altıdır. Bu kategoriye daha eklenecek șeyler de vardır ve bunlar sizi zeminin daha da așağılarına çeker. Neyse, bu yazının asil konusu bu değil.

Buna bağlı olarak varlığını gizil olarak sürdüren diger ayırımcılıklardan sőz etmek istiyorum: őrneğin sanat dünyasi da alabildiğine elit, alabildiğine sınıfçı, ve ırkçıdır. Sanat dünyasını bu ayrimcilikları yapan diğer guruplardan ayıran șey bu gurubu olușturanların “gőrünürde” daha bi “sizden yanaymıș” gibi (ideolojik olarak) gőrünüyor olmalarıdır. Yani Kemalist, laik, militarist, burjuva birinin sizin sanat eserlerinizi sevmeyișinizi ve hatta kara çalmasını anlarsınız da, diğer sanatçıları sanatınızdan dolayı değil de sınıfınızdan, etnisitenizden, ya da cinsiyetinizden dolayı sanatınıza kara çalmalarını anlamakda zorlanırsınız.
Varlığınız rahatsız eder onları. Memleketiniz, hangi okullarda okumușluğunuz, Türkçe’yi hangi Firansizca ya da Ingilizce aksanıyla konuștuğunuz ya da konușamadığınız rahatsız eder onları. Durușunuz, kalkıșınız mercek altındadır; sanat adına yaptıklarınız değil. Bir arkadıșım yazdı yașadıklarını ya da yașatılıldıklarını. Affına sığınarak buraya aynen yazıyorum.

“Yazacagım da ne olacak ki?” diye sordum kendi kendime. Sanki günde 1, 000,000 hit alıyor benim blog. Sanki o sanat fașistlerinin üstünde sosyal ve entellektüel baskı yaratacak benim yazdıklarım. Olsun yine de suya yazmamıș olacağım. Buraya șerh düșmüș olacağım. Tanıklığımı belgeleyeceğim.

Rahatsız oluyorlar. [Bu nedenle] bizzat "anlamsız" saldırlara maruz kalıyorum bazen. Bunun bir sürü nedeni var. Sanırım biraz "haddini bilmez" bir gőrüntüm var:P Hani? İstanbul'da doğup büyümemiş, Galataray lisesinde okumamıș, anasız babasız büyümüş üstüne üstlük Kürt.... Hele bir de bütün bunlara rağmen özgüvenli bir duruşun varsa, iște kıyamet orda kopuyor; buna katlanamıyorlar. Kafalarında ezberlerinde böyle bir prototipin durması gereken yer bașka çünkü...

Onlar genellikle annelerinin bircik evlatları, CV’lerinde kolejler, ödüller, diller, ve İstanbul'un mu-tena hallerinden alınmış paylar. Para kazanmak üzere çalışılmamış konforlu hayatlar. Tabii sanat da onların hakkı bu durumda. Sen ne cüretle çıkıp "benim de soyleyecek sözüm var"diyeceksin ha. Eeeee gercekten sinir bozucu bir durum bu onlar için.

Ne haddine? Ezik duracaksın, "taşralı" olmanın bütün kaba sabalığını üzerinde taşıyacaksın, Sürekli özür dileyen bir tonda duracaksın ki "Bu hatun bizimle aşık mı atıyorr! ! " demesinler.

Serde kendilerine biçtikleri sıfatlar da var :"anarşist"olmak gibi "adil" olmak "sosyalist" olmak gibi. Bu sıfatlara alel gelmesin diye direk cıkarıl(a) mıyor kılıçlar. Çünkü o zaman sen de ona sorarsın, hani "iktidar"ın biçimlerini sorgulamıştın? Bu kadar mısın?

Birbilerine paslar atarlar. Birbirlerine ilişkiler, galeriler, röportajlar. Sen kendi ölçülerinde onların sınırlarının dışında da var olunabilecegini gősterdiğin anda ilk tepkileri affallamak olur. Sonrası inkar ve red edip yok saymaktır. Sizi tanımazlıktan gelmeler, yapay gülümsemeler, sőylediğiniz bir yargi üzerine histerik kahkahalar (ki burda da otorite tahtındadırlar). En son așamada sizi yıldıramadıklarına kanaat getirince yavaş yavaş kabullenme belirtileri gősterirler. Bu onların nevrotik kișiliklerinde bașka bir yenilginin tarihidir. Öfkeyle, korkuyla karışmış bir saygıyla bakarlar sana... Bu senin bașarındır. Senin bașarın őbürünün (gőrünürdeki değil) bilinçaltındaki ideolojisinde derin bir yarılmadır.

Neyseki doğduğumuzdan beri benzer șeylere tabii kaldığimızdandır ki benzer șeylerle bașetme konusunda beceri ve deneyimimiz var. Devlet için potensiyel tehditsin; sevmez, korkar senden. Muhalifsindir nefret eder senden. Kürtler de sevmez seni "beyaz Kürt"sündür çünkü. Türkler sevmez, Cunhuriyetciler sevmez "Kürt"sündür çünkü. Sanatçılar sevmez "taşra"lısındır çünkü. Paşa deden bile yok ki :P

Bu da başka bir tırmalama halidir. Malum; Bize tırmalamadan var olmak düşmez.

Iște bőyle diyor sevgili arkadașım. Bőyle derken de o evrensel-ezilen’e őzgü bir hali tanımlıyor. Tirmalama hali…pek emin değilim tirmalamanın teorik derinliğinde nelerin yattığından ama dostum yazdiklarında bir șeylerin ip ucunu çok iyi veriyor: epistemolojik imtiyaz.

Epistemolojik imtiyazın konusu bașka. Ondan da sonra sőzedelim mi?

7 comments:

zihni örer said...

Devlet için potensiyel tehditsin; sevmez, korkar senden. Muhalifsindir nefret eder senden. Kürtler de sevmez seni "beyaz Kürt"sündür çünkü. Türkler sevmez, Cunhuriyetciler sevmez "Kürt"sündür çünkü. Sanatçılar sevmez "taşra"lısındır çünkü. Paşa deden bile yok ki :P

Burada yaşananların aynısını, "kürt" yerine "türk" koyduğunuzda, diğer sıralanan niteliklerle, devlet, toplum ve hatta aile içinde yaşamışızdır.
bir kürt en azından ailesi içinde psikolojik işkenceye uğramamıştır bir tütk sosyalisti gibi. Türk sosyalisti de bir "kürt sendromu"nu yaşamamış olamasıyla, eşitlik bozulmamıştır aramızda:))

Sn. arkadaşınızın duyumlarını çok iyi anlıyorum. Devlet memurluğu kademesinde, onların talep ettiği eğitimin iki katını (geçim zorunluluğuyla) almış olmak da işe yaramadı. sosyalist bir kimlikle, hep sakıncalı olursunuz. Beş para etmez yalaka takımını kurduklarında, hiç farkına dahi varamadıkları bir onur mücadelesini vermek yerine, hak arayanı sindirmek daha ibadet gibi gelir onlara.

Yani sonuç olarak, çıkar çelişkileri olan bir toplumda bu tür çatışmalar yaşanacaktır. Asıl olan, yalaka kültürünün ortadan kaldırılabilmesi. BENZER konudan söz ediyoruz.

not:sn. rostiam'ın blogunda ayar sorunu var gibime geliyor. "sözleşme kutucuğunu" onaylamadığı görülüyor. Güvenlik ve yasal uyarılarla ilgili olduğu içn, sanırım geçici bir süre açılmasına iki kademeli izin veriliyor. İleride kapanabilir, bu ayarı yeniden yapmazsa.

Eleştirel Günlük said...

Zihni hocam yorumunuzda cok direct olmamakla birlikte Kurtlerin kurt olmaktan kaynakli yasadigi ezilmisligi sosyalist olmalarla karsilastirip aynilastiriyor gibi bir hava varmis gibi geldi bana. Hic sevmiyorum "benim ezilmisligim senin ezilmisligini dover" tartismalarina girmeyi ama soyleme her zamankinden daha fazla dikkat etmeli diye dusunuyorum. Kurt yerine Turk koydugunuzda yasanalarin ayni olacagi argumanini dogru bulmuyorum. Son olarak da bir kurtun aile icinde psikolojik iskenceye ugramadigini iddia etmeyi de ne tur olgulara dayanarak soylediginizi merak ediyorum.

zihni örer said...

Sevgili EG,
Bizim Kürtler, aydınlanmaya ve gelişmeye, bizim Türklerden daha yatkındır demek istiyorum. Hatta çerkezler bile Türklerden daha açıktır gelişmeye. Bu yüzden, tam olarak bilmesem de,(çeveremde gördüğüm) dışardan sezgilerimle, bir kürdün, aile içerisindeki solculuğu suç kapsamına girmez diye düşünüyorum. Ama türk öyle mi? Din egemenliği yüzünden, solculuk tüm "uğursuzluğun ve hainliğin" sembolü olarak görülür.

Evet, "benim ezlmişliğim seninkini yener" anlayışında değilim, "ezilmişliğin yerel tepkisi etnik sıfat kapsamında yorumlanabilir, ama iş ideolojik tercihe gelince, "türk-kürt" ayırımına gerek olmadığını düşünüyorum.

Anonymous said...

Sayfanız Halkın Günlüğü linklerine eklenmiştir. Çalışmalarınızda başarılar.

http://halkingunlugu.blogspot.com/

Eleştirel Günlük said...

Zihni hocam, keske hakli olsaydiniz Kurtlerin gelisme potensiyeli hakkinda. Ya da sizinle hemfikir olmak cok isterdim ama bence (kuskusuz olgulara dayali tartisamiyoruz burada) durum tam tersi. Kurtler alabildigine bagnaz, cahil, ve bir de hainler (bakin hele koy korucularina, iskencecilere, ispiyonculara, korumalara, hatta ulkucu mafyaya). Birakin solda olmayi bir suru aile ve asiret var "ben Kurdum" dediginde cocugunu aforaz edecek. Hele bir de Kurdun islamcisi var ki ortacag duvarlarindan da karadir inanclari ve bagnazliklari...Neyse elbet birgun birileri sosyolojik, sosyopolitik analizini yapar bunlarin da...

Bu nedenle isin ideolojik boyutu gorundugunden de daha karmasiktir ve Turk-Kurt "ayrimi" yapmaya gerek yok diyerek de Kurtlerin acisini bu defa yok saymayalim diye korkarim ben. Siz ima ettiniz mi bilmiyorum ama sizin soyleminizden sezdigim cikarimlardan hareket ederek su kaygilarimi dile getirmek isterim.

Kurtlerin kimlikleri ve hatta varliklari zaten yok sayildi 10 yillarca. Simdi de bak bizi de kapitalizm eziyor hadi sus-oyle yaygara yapma DER GIBI uzerimizdeki baskiya bir katman daha eklememeli. Bazen kapitalismden de dah otededir Kurtlerin ezilmisligi. Yani ortadox marxism'in kadin konusunda gosterdigi korlugu ve bagnazligi gostermemeli derim ben. Sinif ve ekonomik iliskileri merkeze alarak (onlar onemsiz demiyorum)kadinin sinif iliskilerinden ote ezilmisliklerini onemsiz ya da yok sayarak kadin uzerindeki baskiyi ve somuruyu arttirmistir, ya da egemen baski sistemini pekistirmistir. Kurtlerin durumu da oyledir. Evet fasizm Turk solunu da eziyor. Solu da iskenceden geciriyor. Ama bu Turk soluna daha cok sorumluluk ve gorev yukluyor Kurt solunun yaninda yer almak icin. Yoksa Kurt soluna sus gel benimle Turk burjuvazisine karsi sinif mucadelesi ver, kendi kimlik sorunlarini ikinci kil dememli...

Anonymous said...

5/1108 Sayili ve Cumhurbaskani imzali Kararname de neler yazili?

Cok karanlik seyler!

Kürtlerle Karadenizliler yer değiştirsinler! Baslikli yazida "ezilmislik" degil EZMEK nasil olur belgesi ile var.

http://demokrasidemokrasi.blogspot.com/2008/01/krtlerle-karadenizliler-yer.html

Tavsiye ederim.

Eleştirel Günlük said...

Sagolasin Haydar hocam. Yazini daha once okumustum. Ilginc olan bir sey, ideolijinin insanlari ve akillarini korertmesi meselesi. Yazinda diyorsun ki, "Eminiz ki, belgelerin tümü yayımlandığında, gerçekler biraz daha su yüzüne çıkmış olacak." Yahu bu ulkede Diyarbakir zindanlarinda nelerin yapildigi bangir bangir cagriliyor ama insanlar inanmak istemeyince inanmiyor iste. Cocuklarin kolu kiriliyor, bir koye bok yedirtildi yahu daha eski belgeye ne gerek var diyorsun... Ama iste biz de goruyoruz. Yetmiyor iste. Yureklerin kulaklari sagir.