Pages

Jan 2, 2010

Fasizmin Ortak Karekteristikleri

Aşağıdaki yazıyı iki yıl őnce yazmıştım. Buraya tekrar taşıma istememin sebebi faşizm terimi ve kavramının bilinçli ve bilinçsiz herkesin ağzında olur olmadık biçimlerde kullanılmaya başlanmasıdır. Bu gidişin bende yarattığı kaygı faşist/faşizm kavramının git gide içinin boşaltılması, apolitikleşmesi ve sadece “geyik” konuşmaların mezesi haline gelmesidir. Bazan birilerini aşağılamak amaçlı da olsa farkında olmadan bir çoğumuz bu tuzağa düşüyoruz sanıyorum. Bu nedenle yeniden hatırlatayım dedim faşizm kavramının taşıdıklarını…

Fasizmin Ortak Karekteristikleri

Bir sosyal bilimci olan Dr. Lawrence Britt, dunyadaki bazi fasist rejimleri (Nazi Almanyasi, Mussolini Italyasi, Franco'nun Ispanyasi, Suharto'nun Indonezyasi ve bir cok Guney Amerika ulkesini) incelemis. Fasizimin ayirt edici 14 tane ortak karekteri oldugu sonucuna varmis. Iste Dr. Britt'in buldugu 14 fasizan karekter. Sizce Turkiye bunlardan hangilerini tasiyor.

1) Guclu ve surekli milliyetcilik: Fasist rejimler surekli olarak milliyetci ozdeyisler, sloganlar,simgeler, sarkilar ve diger araclari kullanirlar. Gorulur bir bicimde her yerde bayraklar vardir, bayrakli rozetler elbiselerin yakalarinda , kamu yerlerinde, vitrinlerde hep bayraklar vardir.




2) Insan haklarinin taninmasinin horgorulmesi ve asagilanmasi: Dusman korkusundan ve guvenlik ihtiyacinin oneminin vurgulanmasiyla fasist rejimler bazi ozel durumlarda insanlarin temel hak ve ozgurluklerinin kisitlanabilecegine ve hatta rafa kaldirilacagina inandirilirlar. Insanlar iskence, yargisiz infaz, siyasal suikast, cok uzun sureli gozalti surelerine karsi basini ote tarafa cevirme ve hatta onalylama egilimi gosterirler.


3) Dusman ve gunah kecisi gruplarin secilip belirlenmesinin birligi saglayici bir rol oynamasi: Ulkenin guvenligini ve butunlugunu tehdit eden dusmanin ortadan kaldirilmasi icin insanlar histerik kalabaliklara katilip sokaklara dokulur; Bu dusman taniminin icinde irksal, etnik ya da dinsel azinliklar, liberaller, komunistler, sosyalistler, terroristler, vs. vardir.

4) Ordu’nun ya da Silahli Kuvvetlerin yuceltilmesi: Ulusal anlamda sosyal, ekonomik, ve kulturel problemler varken, butceden buyuk pay orduya verilir ve toplumsal sorunlar goz ardi edilir. Askerler ve ordu hizmetleri gercekte oldugundan daha abartili bir sekilde lanse edilir.

5) Cinsiyetciligin kiskirtilmasi: Fasist ulusun hukumeti erkek egemen olma egilimindedir. Fasist rejim altinda geleneksel kadin-erkek rolleri daha kati hale gelir. Bosanmalar, kurtaj ve homoseksuelite bastirilir. Ve devlet aile kurumunun en asil ve en yuce koruyucusu olarak sunulur ve kabul gorur.

6) Basin yayin ve diger medyanin kontrol altina alinmasi: Basin yayin ve diger medyanin kontrolu bazan direct olark yapilsa da diger durumlarda dolayli olarak diger hukumet genelgeleriyle, mevzuatlarla, sempatik medya temsilcileri ya da yoneticileri tarafindan kontrol edilir.




7) Ulusal guvenligin saplanti haline gelmesi: Korku halk yiginlari uzerinde kontrolu saglayan bir arac olarak kullanilir.

8) Dinin ve hukumetin sarmal bir sekilde butunlesmesi: Fasist uluslarin hukumetleri en yaygin ve egemen dini kullanarak halki ve kamoyunu kontrol eder. Dinin genel ilkeleri her ne kadar hukumetin ve devletin politikalarina butunuyle celisse de dinsel soylem ve terminoloji hukumet yetkilileri tarafindan yayginca kullanilir.

9) Ozel sermaye ve ozel sermayenin siyasal erk uzerindeki gucunun korunmasi: Genelde fasist yoneticiler fasist ulusun endustriyel ve is aristokrasisi tarafindan yonetime getirilir.

10) Emegin ve isci sinifinin gucunun bastirilmasi: Iscilerin guclu bir sekilde orgutlenmesi en buyuk tehdit olarak goruldugu icin fasist devlet sendikalari ya ortadan kaldirir ya da cok buyuk olcude baski altina alir.

11) Aydinlarin ve sanatin asagilanmasi: Fasist uluslar akademisyenlige, akademik calismalara karsi gelisen acik dusmanliklari kiskirtir ve goz yumar. Bir profosorun ya da diger akademisyenlerin sansurlenmesi hatta tutuklanmasi cok seyrek gorunen bir sey olmaktan cikar. Artik sanatta, hatta bireysel mektuplarda dahi, dusunce ozgurlugu saldiri altindadir.

12) Suc ve cezanin saplanti halini almasi: Fasist rejimlerde polise nerdeyse sonsuz haklar ve gucler verilir. Kitleler polis zulmunu gormemezlikten geldikleri gibi bazan da vatanseverlik adina en temel en eski sivil haklardan vazgecerler.

13) Asiri derecede adam kayirmalar ve rusvetin yaygin bir hal almasi: Fasist rejimler nerdeyse her zaman her kosulda birbirini kollayan birbirini cesitli gorevlere atayan, kollayan ayni grubun elemanlari tarafindan kollanir ve yonetilir. Develet kaynaklari, butce ve diger yeralti ve yerustu zenginlik kaynaklarini birbirlerine peskes cekilip, talan edilmesi cok olagan ve yaygin gorulen bir olgu halini alir.

14) Hileli secimler: Bazen fasist rejimlerdeki secimler butunuyle goz boyama amaclidir, kotu bir taklittir. Diger zamanlarda da secimler kara calma kampanyalariyla lekelenir, hatta muhalefet adaylari suikaste ugrar, yasama kurumlarinin kullanimiyla secmen oylari, secim bolgelerinin sinirlari, ve medyanin kontrolu saglanir. Bunun yanisira secimlerin manipulasyonunda yargi kurumu da kontrollu bir sekilde kullanilir.

11 comments:

Anonymous said...

http://groups.yahoo.com/group/medyaetigi/

merhaba blogunuzun ismi ilgimi cekti. Guzel ve dezeyli bir blogunuz var. Fasizm ceviriniz icin de ayrica tesekkurler. Blogunuzu yahho gruba da tanitacagim. Hoscakalin.

Anonymous said...

Yığınların verdiği sadece hiçlik
biz olmayı koru ey insanoğlu.

Biliyor olmak başka bir şey sanırım. Bu yazıyı okuyunca gene düşündüm de bu ülkede değişen sadece kabuk ama öz inatla yaşatılıyor. Faşist düşünce biçimi metabolizmalara sızmış ve ürkütücü boyutlarda. Sorun sorma gibi bir insanca bir eylemden bile uzak bir toplumda yaşıyoruz.

Anonymous said...

ben tek bir karakteristiğini söyleyeyim faşizmin daha kestirme olsun:

kendi dışındaki her şeye düşman olan ve kendi de dahil olmak üzere herkesi sabitlenmiş- tek yanlı tahakküm ilişkileriyle yönetmeyi amaçlayan rejimdir. yani sosyal bilimcinin sıraladığı bu tür karakteristikleri 1400'e de çıkarabiliriz.
iyisi mi biz doğrudan anti-faşist yaşamın karakteristikleriyle ilgilenelim.

Anonymous said...

Yönetimden tabana en yalın haliyle yaşanıyor ve adını koymak gerekmiyor artık verilen acıklayıcı tanımlar, yaşananlar en kötüsü yaşayacaklarımız.. Gettolarda yaşıyoruz artık evimiz sokağımız adımlarımız izlenir oldu tek eksiğimiz gaz odaları.. Üniversitelerimiz bilime değil sermayeye hizmet ediyor ve farklı olan herşey "düşünen insan" uzaklaştırılıyor;Akademisyen, öğrenci farketmiyor.. Sokakta esmer insan fobisi var adeta batıdaki 'islamcı terörist' fobisi gibi..Bu kürt şu ermeni bunlanlarda rum aslında vs.. kahve önlerinde sokak köşelerinde bekleşen güruh vatan elden gitmesin diye görev başında.. Karadeniz bölgesini gezmeye gelen öğrenci grubu esmerliğinden dolayı kovalanır olmuş daha ne denebilirki..

Eleştirel Günlük said...

companero,

Keske umut dolu seyler soyleyebilseydim. Yine de umudu birakmamali; Inadina bir gun daha fazla yasamak...inadina sarilmali...

Anonymous said...

Bütün şartlar oluşmuş durumda, gizli faşizm açık hale gelmiş durumda.. Yeni birşey de değil!

Uyananlar, uyuyanları bi'zahmet uyandırsın, ne diyeyim!!

kkakoz said...

Selamlar Elestirel Gunluk,
aydinlatici bir yazi olmus, tesekkur ederim.

Kisaca sunu bir not etmek istedim: bu ilkelerin tamami gozlemsel olgular. Yani, her turlu fasizm rejimi icin gecerli olmayabilir, ama sadece aktardigin bilimcinin inceledigi ulkeler icin gecerlidir. Ki, bilimcimiz orjinal makalesinde gecmis zaman kullanmaya ozen gostermis. Ancak burdaki yazida, fasizmi tanimlayan ilkeleri verdigin hissine kapildim.
oysa fasizmi tanimlamak ve onun bir kuramini yapmak, gozlemden cok daha fazlasini gerektirir bence.

bunun disinda, insanlarin olup olmadik yerlerde fasizm kelimesini kullanmasindan ben de pek memnun sayilmam dogrusu. ama hangi insanlarin bu kelimeyi nerde kullandigi da, fasizm kavramini tanimlama cabasinin onemli bir bileseni olabilir.

sevgilerle

Unknown said...

Oyun Kuran ben genelde tanimlara karsiyimdir. Inanirim ki her tanim bir sinirliliktir ve mutlaka birseyleri disarda birakir. Bu anlamda olgularin, kavramlarin tanimlanmaktan ote aciklanmalarinin daha saglikli olacagina inanirim. Bu yaziyi yeniden gundeme cikaris yazidada da vurguladigim gibi bir kavramin sosysuzlasmasi, piclestirilmesi ve anlamsizlastirilmasina tepkiden baska bir sey degildi... Bir de oyleleri var ki fasizmin olmazsa olmaz niteliklerinden bile haberdar degil...

Anonymous said...

Eleştirel ya yazdıklarını ciddiye alıp fazla önemsemeden buraya vermişsin ya da yine bir serzenişten söz edip faşizmin biçimleniş ve koşullarını göz ardı etmeksizin elinin tersiyle itmişsin. Her halükarda sanırım sizin pencerenizden bi’şey değişmiyor.

Şu yukarıda verdiğin birçok özelliği bu ülke taşıyor hatta artık kaldıramayacak bir şekilde taşımaya çalışıyor, buna en çokta “Faşist ulusların hükümetleri en yaygın ve egemen dini kullanarak halkı ve kamuoyunu kontrol eder” sözcüğünü eklemek gerekir, çünkü ülke de iktidar olan bir partinin kendini en çok “Demokrat muhafazakar” olarak tanımlaması ve uyguladığı politikayı buna katmak gerekebilir. Yani hem “Demokrat” hem de “Muhafazakar”(?) bu önemli bir soru işaretidir. Bir düşün istersen, ne de olsa bildiklerinle övünüyor bu blog ya da o hissi veriyor.

Oysa dünyada olduğu gibi ülkemizde de ezilencilik, toplumsal hareketçilik gibi biçimlere evrilmekte olan antifaşist halkçı devrimciliğin ülkemizdeki politik kökleri derindedir eğer tabii ciddi anlamda şu “Faşizm” kelimesine kafayı yormuşsan. Devrimci hareketin on yıllardır dayandığı siyasal toplumsal zeminin değişmesiyle birlikte, antifaşist halkçı örgütler devrimci reformizme doğru siyasal-pratik kayma, örgütsel-kadrosal bir çözülme süreci içerisindedirler. Bunun politik düzlemdeki en önemli etmenlerinden biri, faşist rejimin çözülmesidir. Dünün askeri faşizan diretmeleri bugün hiçbir sonuç vermiyor, hatta var olan demokrat – muhafazakar iktidarla da tam bir uyum içinde de diyebilirim. Faşizme karşı mücadele ve antifaşist direnişçilik, biz de dahil Türkiye devrimci hareketinin genetik kodlarına bu yüzden işlemiştir.

Demokratik ve anti-emperyalist taleplerin emek - sermaye çelişkisi zemininde kavranarak sosyalist demokratik çözümü biçimiyle ele alınması; karşıt yönden ise, anti-emperyalist demokratik mücadele platformuna ve onun ruhuna çakılı kalmanın, sınıf düşmanı kavramını kapitalist sınıf egemenliği ile değil rejimle özdeşleştirmenin yanında, sınıf zeminine oturmayan, burjuva demokrasisinin de idealleştirilmesine dayalı bir “neo faşizm” görüşü arasında yatmaktadır.

Uzatmayayım, yukarıda başlıkların içerisinde verilinler bu ülkeye özgüdür. “Kavramın soysuzlaşması, piçlestirilmesi ve anlamsızlaştırılmasına” verdiğin tepkiyide en çok iktidar koltuğunda oturanlarla birlikte o ağzı kullananları da eklemek lazım.

Neyse gitmeden, iyi uykular:))

kadin said...

eleştirel günlük sen ne kadar umutlusun ya böyle :))

aysegul said...

KAHROLSUN FAŞİZM

YAŞASIN HALKIN KURTULUŞU

:)))